Çocukken hafızamda kalmış...
İlkokul sıralarında karne heyecanı yaşadığımız o günler...
Bütün bir senenin, verilen uğraşların, sabahlara kadar ders ve ödev yapmaların bir nevi hasadı aslında...
“Ne ekersen onu biçersin” ata sözü tamda bu konu ile alakalı işte... Öğrenciler de karnelerini aldıklarında bütün bir yıl ne ektilerse ellerindeki karnelerinde de onu bulurlar aslında...
Emeklerinin bir göstergesi ve ailelerine gösterilecek övünç kaynağıdır karneler... Hele bir de kurdela varsa yanında değmeyin o öğrencinin keyfine...
Ya karnelerinde zayıf olanlar, o zaman ki tabiri ile birleri ve sıfırları bol karneleri ile “TOTO” oynayanlar!..
Onlar için iş zor tabi.. Ya karnelerini babalarına-annelerine gösterecek ve zılgıtı yiyecekler, ya da hünerlerini gösterip karne üzerinde oynama yaparak notları yükseltip ebeveynlerinden aferini kapacaklar... Yani kendi karnelerini kendileri yapmış olacaklar...
Bunları neden mi dile getiriyorum...
Geçenlerde bir basın toplantısı yapan Yöre Milletvekili Ercan CANDAN, basına “İşte benin karnem” diyerek 3,5 yıllık icraatını anlatan bir broşür vermiş, üstelik bu broşürü tüm bölgeye dağıtmış...
Ne var ki sayın CANDAN’ın okul yılarından hatırlayamadığı bir nevzu var... Karneyi öğrenciye öğretmeni, Seçilmiş vekil olmuş adama da Seçmeni, yani Halk verir...
Öyle kendin yazıp, çizdiğin, yapmadığın halde yaptım diye gösterdiğin projelerle dolu o sözde “İşte Benim Karnem” dediğin kitapçığı bu halk yemez... Şimdilik sana yarı yıl tatili olması nedeni bir karne de biz veriyoruz...
Zaten asıl karneni almana da pek bir zaman kalmadı!