Kayıt Tarihi: 24 Temmuz 2015 Cuma 19:42
EGD, BASINDA SANSÜRÜN KALDIRILIŞININ 107'NCİ YILINI ANIT ÖNÜNDE KUTLADI
24 Temmuz Cuma günü saat 12:00’da Atatürk Anıtı önünde toplanan Kdz. Ereğlili gazeteciler, sansürün kaldırılışını kutladılar.

Kdz. Ereğli Gazeteciler Derneği çelenginin Atatürk Anıtı önüne sunulmasının ardından 1 dakikalık Saygı Duruşunda bulunuldu ve akabinde İstiklal Marşımız okundu. Ereğli Gazeteciler Derneği Başkanı İ. Necati Günay, basın kriterleri çerçevesinde gazetecilerin özgür olduğunu ifade ederek, günün önemine dikkat çekti. Günay ayrıca, Ereğli’deki bazı kurumların Ereğli Gazeteciler Derneği’ni dikkate almadığına da değinerek, Ereğli Gazeteciler Derneği’ni hafife alan kurumlara tanıtılacağına vurgu yaptı. Kdz. Ereğli Gazeteciler Derneği olarak Basında Sansürün kaldırılışının 107.yılını kutladıklarını dile getirerek, Özellikle demokrasi tarihimizde basına karşı uygulanan açık ve kapalı sansürlere asla boyun eğmedik, eğmeyeceğiz, milletin müşterek sesi olan basın susturulamaz, susturulmaya çalışılması basının değil, halkın ve milletin susturulması demektir” şeklinde konuştu. “BASINDA SANSÜRÜN KALDIRILIŞI SABOTE ETMEYE ÇALIŞILIYOR” Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi Ceylanpınar ve Diyarbakır’da meydana gelen olaylara da tepki gösteren Günay konuşmasını şu ifadelere yer verdi: “Silivri tutukevinde bulunan polislerimiz, gazetecilerimiz, sansüre uygulanmış orada yatmaktadır. Türkiye’nin durumu içler acısıdır. Demokrasi tarihimizde sansür uygulamalarının kaldırılışının 107.yılını geride bırakırken, siyasal demokrasimizde özellikle yerel basına destek verilmesi ve yerel basının içinde bulunduğu zorlukların giderilmesine yönelik açıklamalar vaat eden öteye gitmemiştir, gitmiyor da. Basın yayın medyaya yönelik yasal düzenlemeler özgürce görev yapmada açılımlar getirilmesine karşın, yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle basında denetim ve otokontrol sistemsizlik haline geldi. Günümüzde ise örtülü sansürün ciddi etkileri ile ayakta durmaya çalışan yerel basın asli misyonunu yerine getirmeye çalışıyor. Kurum ve kuruluşlara sesleniyorum, başta Ereğli Belediyesi olmak üzere, Kdz Ereğli Gazeteciler derneğini tanınamazlıktan geliyorsun, eğer bir sivil Toplum kuruluşu Ticaret Odası, Esnaf Odaları tanınıyorsa Kdz. Ereğli’de Gazeteciler Derneği de tanınmak mecburiyetindedir. Tanımıyorsanız, Biz Gazeteciler olarak Gazeteciler Derneğini bu kurumlara tanıtmasını biliriz. Tabi yanımızda olan kurumlarda vardır. Kdz Ereğli Belediyesi geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılda Basında sansürün kaldırılışı sabote etmeye çalışılıyor. Kınıyorum, gazetecilerin hiçbir şeye boyun eğecek zamanı yoktur. İŞTE TÜRKİYE’DEKİ BASIN BAYRAMI'NIN HİKAYESİ... 24 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyet ilan edildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 1946 yılında kurulduğu zaman “gazeteciler için de bir gün belirleyelim” düşüncesi ortaya atılmış. “İlk gazetenin çıktığı günü belirleyelim” demişler. Ama iki ayrı görüş ortaya çıkmış. Türkiye’de ilk gazetenin çıkışı, tabii Osmanlı’dan sonraki Cumhuriyet döneminde kalan topraklar üzerinde. İlk gazetenin çıkışı kimilerine göre 1831, yani Takvim-i Vakayi’nin yayınlanışı. İlk Türkçe gazete ama onu, resmi gazete olduğu için ilk gazete saymayan görüştekiler de 1861, yani Tercüman-ı Hakikat’ın çıkışını ileri sürmüşler. Bu anlaşmazlık nedeniyle o konuda bir görüş birliği olmamış. Bunun üzerine Fatih Rıfkı Atay, Akşam gazetesinde 24 Temmuz’u ortaya atmış. 24 Temmuz, II. Meşrutiyet’te 1908’de Anayasa’nın yeniden yürürlüğe girmesinin ertesinde çıkan gazetelerin, gazeteciler tarafından sansür memurlarına verilmeden, gösterilmeden çıkarılmış olduğu bir gün. Yani bir başkaldırı simgesi. Bu nedenle 24 Temmuz Basın Bayramı olarak belirlenmiş. "GAZETELER HÜRDÜR, SANSÜR YASAKTIR" 1908’in yaz ayları II.Abdülhamit için zor geçiyordu. Selanik’ten yayılan İttihatçı isyanını ne Şemsi Paşa bastırabilmişti ne Müşir Osman Paşa… Binbaşı Enver Bey ve adamları dağlardaydı. Ayaklanmanın 40’ıncı gününde Abdülhamit geri adım attı. Bir başka açıdan da ileriye doğru atılmış bir adımdı bu: 24 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyet ilan edildi. Osmanlı Matbuat Cemiyeti adıyla örgütlenmiş gazetecilerin büyük bölümü meşrutiyeti sevinçle karşıladılar. Sansürün karşısına dikilebileceklerdi artık... 1876’dan kalma sansür kararnamesini uygulatmayacaklardı. Yani sansür memurları yayından önce gazeteleri kontrol edemeyecekti. Meşrutiyetin ilan edildiği günün gecesinde İkdam gazetesinin sahibi Ahmet Cevdet ile Sabah Gazetesi sahibi Mihran Efendiler, gazete provalarını görmek için gelen sansür memurlarını aynı sözlerle geri çevirdiler: Gazeteler hürdür, sansür yasaktır. 25 Temmuz 1908 sabahı dağıtılan gazeteler farklıydı artık. Uzun yılların ardından ilk kez sansür memurlarının değil gazetecilerin tercihlerine göre basılmışlardı. Özgürce yayımlanan gazetelere halkın ilgisi de büyük oldu. Bazı gazeteler satışlarını 2 binlerden 5 binler düzeyine çıkardı. Fiyatı 10 kuruş olan İkdam karaborsada yarım liraya kadar alıcı bulabildi. Bir ay içinde 200 yeni gazete için yayın hakkı alındı. 24 Temmuz bir anlamda gerçek gazeteciliğin patlama yaptığı gündü. Bu nedenle 24 Temmuz Cumhuriyet Dönemi’nde Türk basınından sansürün kaldırılması ve basın bayramı olarak ilan edildi. Daha sonra kutlamalar “geleneksel gazeteciler günü” adı altında yapılmaya başlandı. Türkiye’deki basın kuruluşları zaman zaman 24 Temmuz 1908 öncesini hatırlatan dönemlerden geçtiler ama 24 Temmuz simge olarak önemini hiç kaybetmedi.

 
Gösterim : 2100
YORUMLAR
Web sitemiz 04.03.2012 tarihinden itibaren;
Toplam: 21641144, Bugün: 1129 kez ziyaret edilmiştir.