Kentler, içinde oluşturdukları dinamikleri açığa çıkarabildikleri oranda gelişir, "kent olma olgusu"nu tamamlama yolunda ilerleme kaydeder. "Kent olma olgusu" diyorum, zira kentin dinamikleri zaman içinde değişir. Yeni unsurlar eklenir, bayrak yarışı misali devrini tamamlayanlar akalarında güzel imzalar bırakarak bu yarışı noktalarlar.
Ancak değişmeyen tek şey kent içindeki dinamiklerin önünün açılmasıdır ki bu da oturmuş kentlilik bilinci ile mümkündür.
İşte bu yüzden 2008 yılında AK Parti'nin yerel yönetim yasalarındaki değişiklikle birlikte Ereğli'de ilk kent konseyi kurularak, yasalarla çerçevelenmiş ama asıl amacı kısaca yukarıda anlattığım şekli ile çalışmalarına başlamıştı.
Buraya kadar her şey normal. Yani aslında buradan uzun uzadıya Kent Konseylerinin ne yapmaları gerektiğini sıralamaktan ziyade kısaca ne olması gerektiğinin altını çizmiş olduk.
Kurulduğu yıl ki yönetim şekli itibari ile genel olarak bağımsız ve tüm kenti kapsayacak şekilde oluşan Kdz. Ereğli kent Konseyi ne yazık ki sonraki dönemlerde siyasi kaygılar ve mevcut Belediye'nin arka bahçesi konumu dolayısı ile içi boş, asıl amaçlarından uzak, kağıt üzerinde bir konsey halini almıştır.
Bunu, geçtiğimiz pazar günü yapılan kent Konseyi kongresinin rezalet denecek şekilde yapılamamasından da anlayabiliriz!
Yani 2008'den bu yana Ereğli'de Kent Konseyi'nin bir arpa boyu yol kat edemediğini açık seçik gördük!
Şimdi gelelim 26 Haziran Pazar Günü yapılması beklenen ama yapılamayan(!) Kent Konseyi Kongresi izlenimlerimize...
Tekrarlıyorum; "tam bir rezalet" di o günkü durum.
NOYAN KESKİN'İ İLK DEFA BÖYLE SİNİRLİ VE AŞIRI GERGİN GÖRDÜM!
Kent Konseyi Başkanı Noyan KESKİN'i Erdemir Halkla İlişkiler biriminde yerel basın ile koordineyi sağlama görevi esnasında tanımış, ve sakin, verilen görevi harfiyen yerine getiren, insiyatif kullanmayan ama sağduyulu tavırları ile dikkatimi çekmiş birisidir.
Ancak seçim günü bambaşka bir Noyan KESKİN daha tanıdım. Gergin ve Sinirli!
Onu bu kadar geren ve sinirli olmasına sebep olan şeylerin başında kendisine yapılan dayatmaların olduğunu bilsem de; Kongre salonunda Ereğli Belediye Başkanları Ayhan ATAY, İbrahim CÖBEK, Noyan KESKİN ve benim olduğum bir tartışma esnasında Noyan'nın gayet sert bir şekilde İbrahim CÖBEK' çıkışıp tabir-i caiz ise altta kalmamasına şaşırdım. Dedim ki içimden işler daha da karışacak.
Çünkü, mevcut hazirun listesinde olamayan dernek yöneticilerinin de kongreye gelip hazirun cetvelinin arkasındaki boş yere isim, dernek ve imza atmak sureti ile kongreye dahil olmak istemesi durumuna istinaden "neden bu hazirun listesinde eksik var, neden tüm kamu yararına dernekler yok? Neden muhtarların tamamı bu listede? Listede neden Belediye Meclis üyelerinden temsilciler yok diye" sorduğumda topu (suçu) ustaca Noyan'a atan ve "bu işlere Noyan Bakıyor, biz değil" diyen İbrahim CÖBEK'e, kızgın ve sert bir ifade ile "bana ne verdiyseniz ben onu yaptım" diyen bir Noyan KESKİN vardı karşımızda!
Belli ki Noyan işlerin bu noktaya gelmesinden oldukça rahatsızdı.
Evet birazdan işler gerçekten çok karışacaktı! Çünkü hazirun listesinin son 3 sayfası tepelememe liste dışı gelen STK'larla doluyordu...
BAŞKAN UYSAL VE AKIL HOCALARI SALONDAKİ MUHALİF GRUP HAREKETLERİNDEN ETKİLENMİŞ, ADETA DONUP KALMIŞLARDI!
Kongre salonu girişinde bunlar yaşanırken, içeride ise Belediye Başkanı Hüseyin UYSAL ve akıl hocaları(!) dut yemiş bülbül gibi idiler adeta!
Ne olmuştu bir önceki akşam? "Boş ver başkan, bir şey olmaz, Mustafa ÖZKAN'da kim, kimse ona oy falan vermez, balon bu aday, rahat olun siz" mi demişlerdi?
Sonra da seçim günü mahşer yeri kalabalığını andıran bir kalabalıkla karşılaşınca hepsi dut yemiş bülbüle mi dönmüşlerdi.
Evet, hem de yıldızlı "EVET!"
Onlar, Kent Konseyini dayatma ile sahaya sürdükleri adayları Adem ÖZTÜRK'ün kongre salonuna gelecek 30-40 kişi ile seçim yaparak seçeceklerini hesaplıyorlardı, ama bu sefer evdeki hesapları çarşıya uymadı! Yüzlere vuran ifade her şeyi anlatıyordu; "nerede hata yaptık!"
ESNAF KEFALET BAŞKANI TEZEL, KARA SULARINI MI GENİŞLETİYOR?
Kapı önünde ve dışında bu olaylar yaşanırken, dayatma Aday Adem ÖZTÜRK salonda bile yokken, muhalif aday Mustafa ÖZKAN tek tek kongreye gelen delege ve vatandaşlara kendisini anlatmaya çalışıyordu.
Ancak gözüme çarpan başka bir şey daha vardı. O da hazirun listesine sım sıkı sarılmış Esnaf ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Hikmet TEZEL ve yanında da Ayhan ATAY ile İbrahim CÖBEK!
Olaya balıklama müdahil olan TEZEL'in ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım o anda. Ta ki gizlice Noyan KESKİN'i de yanlarına alarak ellerinde de hazirun listesi olduğu halde kongre salonunda bir odaya girip kapıyı kapatana kadar!
Problem vardı besbelli! Vardı olmasına ama senin ne işin vardı o ateş çemberinde sayın TEZEL! Ne o, Ereğli'yi dizayn etmeye mi çalışıyorsunuz? Hedeflerinize ulaşmak adına çıktığınız yolda "ufak kaleleri"de ele geçirmek mi amacınız? Nedir bu telaşınız, inanın anlayamadım! Onca STK vekili, başkanı orada bu işe müdahil olmaz iken sizin bu hareketlerinizi anlamış değilim.
İŞİ NOYAN'A BIRAKMADILAR, BAŞKAN YARDIMCILARI İSE OLAYA VAKIF DEĞİLDİ!
Salonda sesler iyice yükselip, "saat kaç oldu, neden bekliyoruz" şeklinde serzenişler devam ederken Belediye Başkanı Hüseyin UYSAL ön sırada koltuğuna adeta çivilenmiş, bu işi temizlemeye çalışan kurmay(!) larından gelecek haberi bekliyordu. Akıl hocalarından ise yine çıt yok, kalabalık karşısındaki şok halleri devam ediyordu.
Kapalı kapılar ardında ise KESKİN, ATAY ve CÖBEK ne yapmaya çalışıyorlardı!
5 dakikadan fazla içerde kaldıklarını görünce, muhalif gruptan Mustafa ÖZKAN'a "bunlar içerde bir şeyler karıştırıyor, sen içeri git" dedim. Ardında da dayanamadım ben de içeri girdim.
Baktım içeride eski başkan yardımcılarından Nazım ERDOĞAN'da var. Elinde yeni olduğunu iddia ettiği değişmiş tüzük var ve buna istinaden bu kongrenin bu şekilde yapılamayacağını anlatıyor. Yani yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları kongrenin ertelenmesi için kılıf arıyorlar kanunen.
Ben kendisine bir soru sordum, dedim ki; "Bunca insan buraya toplanmasa bu kongre yapılacak mıydı? Yapılacaktı!" Peki " bu kent konseyi neden yeni, değişen tüzüğe göre işlem yapmadı? Sen zamanında Başkan yardımcısı idin, üstelik de bir hukuk adamı, neden şimdi elinde bu belgelerle olaya müdahil oluyorsun, neden daha önce bu değişikliği yapmadınız?" dedim, dedim ama çıt yok!
Başkan yardımcıları İbrahim CÖBEK ve Ayhan ATAY'a gelince yuvadan yeni uçmaya çalışan kuş misali o kadar çok heyecan yaptılar ki, sanki bir şekilde seçim yapılıp o anki tabloya göre Mustafa ÖZKAN ve listesi seçimi alsa idi (ki seçimi yüzde yüz alırdı) oracık da kendilerini koyverecek gibilerdi.
Ellerindeki bu yeni tüzüğü o an itibari ile burnumuzun dibine dayayarak, Kent Konseyi seçimlerinde olası bir sıkıntı için kendilerine bir "arka kapı" bıraktıklarına inanıyorum ben.
Ve mevcut kent konseyi seçimlerini Noyan KESKİN'in iradesinden ziyade Belediye kendi iradesi ile yapmaya çalışmış olduğunu da açıkça gözlemlemiş olduk.
KONGRE TAM ANLAMI İLE REZALETTİ
Ereğli Belediyesi'nin aşırı derece müdahil olduğu, özgür iradeleri ile çıkan adaylara gücü yettiği nispette baskı yaparak adaylıktan çekilmeleri yönünde telkinde (!) bulunduğu, dayatmacı zihniyetle bir adayı sahaya sürdüğü bu kongre en azından düzgün bir şekilde yapılarak hiç olmazsa "biz bu olaya müdahil olduk ama işler de tıkır tıkır yürüdü" diyebilmelerini çok isterdik ama nafile.
Düşünün bir kere! 114 isimlik bir hazirun cetveli ile seçime gidiyorsunuz. Mevcut listeden isminin karşısına imza atan yani salona gelen delege sayınız 42! Ancak liste dışı STK'ların salona gelip hazirun listesinin arkasına isim ve kurum yazarak imza atanların sayı 64! (Belki son gelenlerle bu rakamlarda birer ikişer oynama olabilir)
Sonrasında seçimi ertelemek için Noyan KESKİN'e hadi bunu kalabalığa açıkla diye öne sürdüklerinde, KESKİN'in "çoğunluk yok" dediğinde tüm salonun şaşkın ifadesini görmeliydiniz. Nasıl olur? Bu kadar insanın olduğu yerde çoğunluk mu yok? (Salon tıklım tıklım dolu idi)
Sonuç?
Kdz. Ereğli belediyesi bu seçimde sınıfta kalmıştır. Hem de dayatmacı zihniyeti ile de halkın nazarında eksi puan hanesin daha da kabartmıştır.
15 gün sonraki seçimde ne mi olur? Eğer doğru düzgün bir şekilde yapmayı becerebilirlerse özgür halk iradesi seçimi kazanır. Öyle sevgili meslektaşım, Doğan GÖNÜLLÜ'nün parlattığı gibi Adem ÖZTÜRK ile bu iş olmaz. Olursa da Kent Konseyi yine bu kentte hedefinden şaşkın bir şekilde "yarım" olur!