TTK'nın Hükümetin çıkardığı Torba Yasa’yı ilk ihlal edenin kamu kurumu olduğu belirtildi. Yer altı maden ocaklarında çalışan işçilere en az 2 asgari ücret tutarında aylık ücret, günlük 8 saatlik mesainin 6 saate indirilmesi, 5 yıl erken emekli olma ve iş güvenliğine yönelik iyileştirici hükümler içeren Torba Yasa’yı Türkiye Taşkömürü Kurumu(TTK) Genel Müdürlüğü'nün çiğnediği öne sürüldü.
TTK Genel Müdürlüğü’nün yasayı ilk bir aylık uygulamada ihlal ettiğini savunan Genel Maden İşçileri Sendikası(GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, kurum hakkında İş Mahkemesi’ne alacak davası açacaklarını duyurdu. Kurumu, yer altında çalışan 3 bin 600 işçisine (yeni yasaya göre) iki asgari ücret tutarının altında ücret ödemekle suçlayan Alabaş, "Devlet, kendi çıkardığı yasaya, önce kendisi uymadı." ifadesini kullandı.
GMİS Başkanlar Kurulu Toplantı Salonu'nda gazetecilerin sorusunu cevaplandıran GMİS Genel Başkanı Alabaş, "Devlet yeni çıkardığı Torba Yasayla özel sektöre ‘işçinin en düşük yevmiyesini 75 lira 60 kuruş vereceksin’ diye dayatırken; kendisi ‘ben 75 liradan adam çalıştırmam, 55 liraya da 60 liraya da adam çalıştırırım’ diyor. Devlet böyle bir yasa çıkarmasına rağmen bir kamu kurumunun yasayı uygulamaması anlaşılır bir durum değil. Burada maden işçilerinin ücretlerinin yükseltilmesi, gündelik ücretlerine çekidüzen verilmesi anlamına geliyor. Bu yasanın çıkış amacı da bu. Biz kanunu çıkaran bürokratlar ve müsteşarla görüştüğümüzde de 'işçilerin günlük ücretlerinin bir standart haline getirilmesinin amaçlandığını' ifade ettiler. Ve yasanın bu şekilde uygulanması gerektiğini söylemelerine rağmen bir kamu kurumu olan TTK; başka bir kanundaki ücret tarifini bu kanuna endeksleyerek ‘ikramiyeleri, sosyal hakları, sendikanın toplu sözleşmeyle almış olduğu kazanımları da buna dahil ederim, dolayısıyla 2 asgari ücreti böyle bulurum’ diye mantık dışı bir uygulamaya gidiyor. Bu ay itibariyle uyguladı ve yeraltında çalışanların gündelik ücretlerini en az 75 lira 60 kuruştan hesaplaması gerekirken, yine eski ücretlerinden (55 liradan) hesaplayarak ücretlerini tahakkuk ettirdi. Devlet, çıkardığı yasaya önce kendisi uymadı." dedi.
TTK’nın 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'ndaki ücret tarifesine bağladığına dikkati çeken Alabaş, açıklamasına şöyle devam etti: "Bu tarifeye göre ‘ücretin ikramiye, sosyal hak ya da prim adı altında ödenmesi; oradan prim kesilmeyeceği anlamına gelmez ve ücretin niteliğini değiştirmez’ gibi bir ifade var. Onu, bu kanundaki ücret tarifiyle yorumlamaya kalkıştıkları için böyle yapıyorlar. Bence çıkan yasaya uymadı. Biz de Torba Yasaya uymadığı için alacak davası açıp mahkeme masraflarını ilgili bürokrattan rücu etmesini sağlayacağız. Şu anda bizim hesaplamalarımıza göre TTK’da çalışanlardan 3 bin 600 işçi arkadaşımız asgari ücretin iki katı uygulamasının altında maaşını aldı. 3 bin 600 arkadaşımız adına dava açtığımızda onların mahkeme masrafları ve vekalet ücretlerinin ne kadar olabileceğini siz hesaplayın."
'İŞSİZLİK KORKUSU ÖLÜM KORKUSUNUN ÖNÜNE GEÇMİŞ DURUMDA'
Kamuoyunda Torba Yasa olarak bilinen düzenlemenin 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma faciasının ardından duygusal bir refleksle gündeme geldiğini hatırlatan Alabaş, "Gönül isterdi ki yasa çıkmadan önce işçi, işveren ve sektör temsilcilerinin görüşü alınsın. Ama maalesef Soma kazasından 15 gün sonra taslak olarak Meclis’e geldi. Sektörün temsilcilerine danışılmadığı için de yasa çıktıktan sonra eksiklikler ortaya çıkmaya başladı. Çalışanların belki ilk defa hak ettiklerine yakın ücret alma umudu doğmuşken bu sefer işsizlikle karşı karşıya kaldılar. Bugün Türkiye’de işsizlik korkusu, ölüm korkusunun önüne geçmiş durumda. Yoksa ülke genelinde bu kadar düşük ücretle maden ocağında çalışmaya rıza göstermek mümkün değil." diye konuştu.
'İŞ MAHKEMESİNE ALACAK DAVASI AÇACAĞIZ'
Yaşadıkları süreç hakkında detaylı bilgi veren GMİS Genel Başkanı Alabaş, şunları söyledi: "Şimdi bazı bürokratlar zorlama yorumlarla, ikramiyelerimizi ve sendikal kazanımlarımız olan sosyal haklarımızı da hesaba katarak yıllık ortalamadan hareketle aylık geliri ve oradan da günlük gelirimizi hesaplamaya kalkıyorlar. Ne yazık ki bu zorlama yorumun kaynağı da Zonguldak’a dayanıyor. Bürokrat arkadaşımız yasada yeni bir şey keşfetmişçesine çevresini ikna etmeye çalışıyor. Ben sendikanın genel başkanı olarak söz konusu bu yasa maddesini kaleme alan bürokrat arkadaşımızla ve Sayın Müsteşarımızla yüz yüze görüştüm. Yasayı yazarken böyle bir şey amaçlamadıklarını, bunun çok zorlama bir yorum olduğunu ifade ettiler. Nitekim yasayı kaleme alan bürokrat arkadaşımız da bu düşüncesini bir dergide açıkça yazdı. Türk-İş Genel Başkanı ve Türkiye Maden İş Sendikası Genel Başkanı ile yaptığımız görüşme sonrasında Türkiye Maden İş Sendikamız yasayı gündeme getiren ve çıkartan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına görüşünü bir yazıyla sordu. Yine aynı cevap verildi. Burada anlaşılması gerekenin başlangıç ücreti olması gerektiği belirtildi. Buna rağmen TTK bu yasayı kendi zorlama yorumuyla değerlendirdi ve yasayı uygulamayarak bizim alacaklarımızı kesti. Biz bir yandan ilgili bakanlıklara şikâyetlerimizi yaparken öte yandan İş Mahkemesi’ne alacak davamızı açacağız."
Öte yandan söz konusu yasanın 12 Eylül 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı onayıyla yürürlüğe girmesiyle Zonguldak maden havzasında 22 rödovans(kiralama) saha sahibi maden işletmecisi, maliyetleri gerekçe göstererek üretimi durdurmuştu. Kendileri için geniş haklar getiren yasanın sevincini yaşayamadan işsizlikle karşı karşıya kalan maden işçileri, yetkililere sesini duyurmak için günlerce protesto gösterilerine imza atmıştı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın '1 aya kadar düzenleme yapılarak mağduriyetler giderilecek' sözü vermesi üzerine özel maden işletmeleri, çıkardıkları yaklaşık 3 bin işçiyi geri alarak üretime yeniden başlamıştı.