1 Kasım genel seçimleri için artık son saatlere girildi denilebilir. 7 Haziran sonrası ülke genelinde çıkan kararsız tabloya göre yeniden seçime gidecek ülkemizde artık kararı halk sandıkta verecek.
2 ay gibi kısa bir zamanda siyasi partilerin kendilerini yeterince ifade etmek için hemen hemen her türlü argümanı kullanmaktan geri kalmadıklarını gözlemlediğimiz bu seçimler Türkiye tarihinde ileride tekrar açılıp irdelenmek üzere yarın defterini kapatacak!
Bunun nedeni ise ilk defa bir genel seçim öncesi hem siyasilerin, hem de oy verecek seçmenin tansiyonun düşmemesi olarak nitelendirebiliriz. Üstelik seçime son bir kaç gün kala özellikle basın özgürlüğüne yapılan olumsuz tutumun da bunda rolü olduğu aşikardır.
Dediğim gibi gün gelecek, 1 Kasım genel Seçimlerine daha geniş açıdan bakılmak üzere tarih sayfaları karıştırılacak, bu seçim hakkında çok ama çok şeyler konuşulacak...
Peki ya bölgemizde! Alnında kömür karası ile kara kaderine direnen Zonguldak'ta durum ne olacak!
Önce siyasi partilerin adaylarını belirlerken takındıkları tutum zaten bu kentin siyasi aromasını yeterince bozdu diyebiliriz. Dün "A" Partisinde siyaset yapan ertesi gün "B" partisine geçti. Yetmedi döndü dolaştı tekrar "A" partisine "yuvama, evime döndüm" diyerek tüm siyasi etiği allak bullak ederek geçti!
"A" partisindeki partili kendi adayını beğenmeyerek "B" partisine, "B" partisindeki partili ise yine kendi adayını beğenmeyerek "A" partisine destek için meydanlara çıktı!
Sosyal medyadaki haber, yorum paylaşımları arkadaşları, dostları hatta kardeşleri dahi birbirine düşürerek zaten bir şekilde ayrışan toplumu iyiden iyiye gerdi...
Toplumun aynası gazetecilerin şakülü kaydı 1 Kasım seçimleri öncesi... 1 Hafta önce göklere çıkardıkları "A" Partisi adayını ertesi hafta yerin dibine sokarken "B" partisinin adayı ile de flörte başladı!
Tabir-i Caiz ise "At İzi İt İzine Karıştı"!
Öyle ki, dün "ak" dediğine bugün "kara", yarın tekrar "ak" diyebilecek kadar kalemini eğip büken medyanın karşısında halk da ne yapacağını iyiden iyiye şaşırdı!
Bırakın yurt çapını, Ereğli'de bu durumlar artık normal gibi gelmeye başladı insanlara...
Oysa Ereğli tarihinde ilk defa bu kadar büyük bir şans yakaladı. Ancak dumura uğramış, gözünü para hırsı bürümüş kalemler bu yörenin çocuklarına "vur abalıya" misali sabah akşam yayın organlarında yazdılar da yazdılar...
Az önce dediğimiz gibi, Ereğli çok büyük bir şans yakalamıştır. Yıllar yılı Milletvekilliği makamı bazında temsil yetkisi bulamayan, bazen 1 vekil ile temsil edilen Ereğli'nin bugün 3 vekil ile temsil edilme şansı var...
AK Parti 2. sıra adayı Ereğlili Faruk ÇATUROĞLU,
CHP 2. Sıra adayı yine Ereğlili Ünal DEMİRTAŞ,
ve her ne kadar Ereğlili olmasa da 7 Haziran'da vekil seçilmesinde Ereğli'nin hatırı sayılır oy oranı (nerede ise 21 bin oy) ile seçildiğinin bilincinde olan bu vefa borcunu 4 yılllık vekilliği dönemimde bu yöreye ödemeye hazır, yani bir Ereğlili gibi çalışacak Zeki ÇAKAN var...
Peki neden bu 3 isim yine meclise girmesin!
Neden Ereğli bu 3 vekilinden hizmet almasın!
Bundan gocunanlar kim?
Son 10-15 gündür bu isimlerden bir ya da ikisinin seçilmemesi için karalama kampanyası başlatanların sizce Ereğlilikle alakası olabilir mi?
Bizce hayır!
Bizce olması gereken tablo bu üç ismin de meclise tekrar girmesi, Ereğli'nin 5-6 senedir geriye giden tablosunu el birliği ile değiştirmeleridir..
O zaman biz Gazete Ereğli ailesi olarak diyoruz ki, yarın akşam yine kazanan EREĞLİ olsun!