Kayıt Tarihi: 3 Nisan 2017 Pazartesi 20:24
Erdoğan: “Önemli olan demokrasi çizgisinde bu yarışı bitirmektir”
Ak Parti’den 22 ve 23. dönem TBMM milletveki Fazlı Erdoğan, “Türkiye’nin istikrarı için, vatandaşlarımızın özgür ve hür olması için, ben evet diyorum. Evet diyenlere çok güçlü insan, hayır diyenlere de çok yanlış insan demiyorum. Onların da fikrine saygı duyuyorum. Benim de hayır diyen çok sayıda arkadaşım var. Onları siyasi bir rakip olarak görüyorum ama asla düşman olarak görmüyorum” dedi.

Ak Parti’den 22 ve 23. dönem TBMM milletvekilliği yapan iş adamı Fazlı Erdoğan, Ereğli, Alaplı, Kozlu ve Zonguldak’ta faaliyet yapan medya kuruluşu temsilcileri ve muhabirleriyle düzenlediği basın toplantısında, 16 Nisan Pazar günü yapılacak Anayasa Değişikliği Referandumu’na ilişkin düşünce ve kararını açıkladı.

Cehennemağzı Mağaraların’da bir kafeteryada düzenlenen toplantıda, Anayasa değişiklik Paketi’ne ilişkin düşüncelerini, siyaset üstü bir ortamda, bir dost, arkadaş ve vatandaş olarak, Zonguldak’ta 9 sene vekillik yapan birisi olarak paylaşmayı uygun gördüğünü belirten Erdoğan şöyle konuştu:

“16 Nisan’da bir referandum var. Herkes bu referandum öncesinde Türkiye’nin geleceğiyle ilgili düşüncesini toplumla farklı biçimlerde paylaşıyor. Bu düşüncelerimizi topumla paylaşmamızın köprüleri sizler (basın mensupları) oluyorsunuz. Biz objektif olarak düşüncelerimizi paylaşıyoruz sizler de topluma yansıtıyorsunuz.

Herkesin düşüncesini, fikrini açıklamasına saygılıyız. Rezervimiz var mı? Var. Elinde silah olan terör örgütünün, bu ülkeye hainlik yapan diğer örgütlerin, bir ayağı burada vücudu dünyada, başka ülkelerde olan şebekelerin düşünce, fikir ve yaklaşımlarına da karşı olduğumun altını çizmek istiyorum.

Öncelikli olarak 18 maddelik bu anayasa değişikliğinin ülkemiz için iyi sonuçlar, başarılı neticeler vermesini temenni ediyorum. Ülkemiz gerçekten demokrasi adına çok büyük aşamalardan geçmiştir. 2023’te Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşına giriyoruz. Yüzüncü yaşında hedefimiz Türkiye’nin üç çeyrek değil, dört çeyrek büyümesidir.

Ama Türkiye’nin önündeki engellerden dolayı, on yılda bir darbeler olmuş, zaman zaman farklı iktidarlar gelmiş gitmiş. İstikrar süreçlerinde, darbeler öncesinde büyüyen bir Türkiye varken, darbeler sonrası yaşanan ortamda ortalama bir buçuk yıllık ömrü olan iktidarlar ve istikrarsızlık ortamında da küçülmeler olmuştur.

Anayasa Değişiklik Paketi’nin yol açacağı gelişmeleri kısaca yedi maddede özetleyebilirim. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin genel faydaları nedir dersek; kalıcı siyasi istikrar, hızlı ve etkili icraat, güçlü yasama güçlü icraat, güvenli ve huzurlu Türkiye için, güçlü meclis güçlü temsil için, birlik ve uzlaşma esasına dayanması için, güçlü yönetim ve güçlü Türkiye’nin bekası için 18 maddelik bir paketten oluşan bir referandum sürecine hükümetin, cumhurbaşkanımızın, hatta MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin öncülüğünde, evet başlığı altında a bir adım atılmıştır.

REFERANDUM ÇITAYI YÜKSELTECEK

Tabii, bunun karşılığı da vardır. Bu ülke 80 milyon insanın yaşadığı, huzurlu ve mutlu fertlerin arzu edildiği bir coğrafyadır. Zor bir coğrafya gerçekten. Bizi bölmek, yok etmek isteyen içerde ve dışarıda çok güçler var. Bunların hesabını bilen ülkemizin yöneticileri, 14-15 yıldır devam eden huzur ve güven ortamını hesaba katarak değil, bundan sonra da devam etmesi için bir adım atmışlardır. Bunun ilk adımı gençlere güven duymak ve güven vermektir. Dünya ortalamasında siyaset yaşı 20-21’dir. 18 olan da vardır. Türkiye’miz bunun tabanına inmiştir. Seçme yaşını 25’ten 18’e indiriyor. Milletvekili sayısını farklı coğrafya ve nüfus yapısını göz önüne alarak, daha fazla halka dokunmak için 550’den, 600’e çıkartıyor. Meclis güçleniyor ve kanunları hükümet değil milletvekilleri teklif ediyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve meclis genel seçimi 5 yılda bir yapılıyor. Cumhurbaşkanı veya meclis, yenileme kararı verirse iki seçim aynı anda yapılıyor. Eskiden cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisi yoktu, şimdi partili cumhurbaşkanlığı geliyor. Cumhurbaşkanına kararname çıkartma yetkisi veriliyor. Ama meclisin de kanun yapma yetkisi var. Kanunun olduğu yerde kararnamenin bir hükmü yoktur. Parlamento isterse o kararnameyi kanunla değiştirme yetkisine sahip. Bunun özellikle bilinmesinde fayda var. Üst düzey devlet yetkililerini cumhurbaşkanı atıyor. Kurumlarla ilgili idari düzenlemeler cumhurbaşkanı kararnamesiyle yapılıyor. Sorumlu cumhurbaşkanlığı geliyor. Eskiden, darbecilerin kendini korumak için geliştirdiği yetkisi çok ama sorumluluğu olmayan bir cumhurbaşkanlığı vardı, şimdi sorumluluğu da olacak. Bütçe hazırlama ve sunma yetkisi cumhurbaşkanına veriliyor. Tabi bunu kendi başına değil diğer kurumlarla yapacaktır ve meclisin onayına sunacaktır. Onaylamazsa tabi ki icraat yapılamaz. Yani bütçe geçmediği zaman cumhurbaşkanının eli kolu bağlanır. O nedenle onun parlamentoya, parlamentonun da ona güveni esastır. Terazinin iki kefesi gibi birbirini dengeleyerek, uzlaşma esasıyla bu işi götürmeleri gerekir. Sıkıyönetim kalkıyor olağanüstü hal yeniden düzenleniyor. Yargının bağımsızlığı ifadesine tarafsızlığı da ekleniyor. Bu hepimize lazım olan önemli bir konu. Askeri ve sivil yargı birleşiyor, sivil yargı geliyor. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na yeni düzenlemeler geliyor. Sayı ve seçimleriyle ilgili yeni bir yapılanmaya gidiliyor.

Bu ve buna benzer çalışmaların neticesinde ülkemiz bu ayın 16’sında demokrasinin gereği bir referanduma gidiyor. Burada bir çıta yüksekliği bir olgunluk görüyorum. Herkes fikrini, düşüncesini söylüyor. Düşüncelerin hepsine saygıda kusur etmememiz lazım. Sağlıklı bir şekilde dinlememiz lazım.

İSTİKRAR İÇİN EVET DİYORUM

Bu çerçevede bendeniz de gittiğim bir çok yerde görüyorum, ülkemle iftihar ediyorum. Ülkemin geleceğini de çok önemsiyorum. Özgür bir birey, özgür bir vatandaş, kalkınmış bir Türkiye, böyle bir Türkiye’yi herkes gibi ben de hayal ediyorum. Türkiye’nin bu büyümesinden, gelişmesinden, köprülerin, yolların, en büyük havaalanlarının yapılmasından ki bu gün dünyada en büyük havaalanında yılda 90 milyon kişi taşınıyor, Türkiye’de 200milyon insanın taşınacağı yapılıyor. Bu birilerini rahatsız ediyor. Üçüncü köprü, Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli, deniz ulaşımı ve demiryolları ulaşımı bunlara bütünlüklü baktığımızda ulaşımda dünya lideri bir ülke karşımıza çıkıyor. Bu başarılara sahip ülkemin kişi başına 25 bin doları yakalamış bir ülke olasını arzu ederken arada bir demokrasinin kösteklendiği kesintiye uğradığı bir ülke olmasını arzu etmiyorum.

Hesabını kitabını yapanlar iyi yapmalı. Türkiye’nin istikrarı için, vatandaşlarımızın özgür ve hür olması için, ben evet diyorum. Evet diyenlere çok güçlü insan, hayır diyenlere de çok yanlış insan demiyorum. Onların da fikrine saygı duyuyorum. Benim de hayır diyen çok sayıda arkadaşım var. Onları siyasi bir rakip olarak görüyorum ama asla düşman olarak görmüyorum. Düşman olarak gördüklerim bu ülkeye hainlik yapan, ülkede terör estiren, insanları diri diri öldüren, kadınlara, yaşlılara ve çocuklara yaptığını bırakmayan PKK terörizmi, bu ülkenin bayrağıyla birliğiyle sorunu olan diğer teröristlerdir. Onun dışında herkes bizim kardeşimizdir.

ÖNEMLİ OLAN DEMOKRASİ ÇİZGİSİNDE BU YARIŞI BİTİRMEKTİR

Bir genel çerçeve çizmeye çalıştım, dünyanın, ülkenin gelişmişliği belli. Bu istikrar ve gelişmenin devamı için toplumun vereceği karara elbette saygı göstereceğiz. Toplum bu kararı 16 Nisan’da verecektir. Demokrasilerde 50.1 büyüktür. 49.99 küçüktür. Ama o 1 her zaman 49’dan da 50’den de büyüktür. O nedenle o 1 çok önemlidir. Hayırcılar bir puan alsa onu başarı sayar bayraklaştırır. Evetçiler 60 puan da alsa zaten yüzde 62’ydi der ve birileri bu şekilde yorum yapabilir. Ama ikisinin de işi Türkiye’nin geleceği, bekası için birbirini germeden, kırmadan, yormadan hayat devam ediyor deyip, demokrasi çizgisinde bu yarışı bitirmektir.”

 
Gösterim : 4407
YORUMLAR
Web sitemiz 04.03.2012 tarihinden itibaren;
Toplam: 22302801, Bugün: 54 kez ziyaret edilmiştir.