Farklı lezzetleri denemeye ve keşfetmeye bayılanların en sevdiği kuruyemişlerden biri olan kaju, hafif tatlı tadıyla damaklarda enteresan ve bir o kadar da keyifli bir his bırakıyor. Pek çok yemeği ve tatlıyı da lezzetlendiren bu fıstık çeşidi, özellikle son yıllarda vegan tariflerde de bir hayli öne çıkan çerez türlerinden biri!
Farklı lezzetleri denemeye ve keşfetmeye bayılanların en sevdiği kuruyemişlerden biri olan kaju, hafif tatlı tadıyla damaklarda enteresan ve bir o kadar da keyifli bir his bırakıyor. Pek çok yemeği ve tatlıyı da lezzetlendiren bu fıstık çeşidi, özellikle son yıllarda vegan tariflerde de bir hayli öne çıkan çerez türlerinden biri! Peki, bu kuruyemiş yalnızca lezzetiyle mi öne çıkıyor? Elbette hayır! Ara öğünlerin sağlıklı kurtarıcısı, faydalarıyla da ünlü… İçindeki D vitamini sayesinde kemikleri güçlendiren bu minik fıstık çeşidi, aynı zamanda bolca demir minerali, selenyum ve antioksidan da içeriyor. Kaju fıstığının faydaları saymakla bitmiyor ama biz bu yazımızda hiç bilmediğiniz tarihini anlatacağız!
BREZİLYA’DAN TÜM DÜNYAYA!
Gelin, bu enfes kuruyemişin tarihine doğru heyecanlı bir yolculuğa çıkarken önce Brezilya’ya uzanalım. Bundan yıllar yıllar önce, 1558’de Portekizliler Brezilya’ya ayak bastıklarında, bu topraklarda heybetli mi heybetli ağaçlar görüyorlar. Gördükleri, uzunlukları 6 metre ila 12 metre arasında değişen kaju ağacı (Anacardium occidentale) oluyor. Portekizliler, ağacın dallarından sarkan kaju meyvesini oldukça ilginç buluyorlar ve tadını merak ediyorlar. Ancak üzerindeki tahriş edici kabuklar nedeniyle bu meyvenin yenebilen bir meyve olmadığı kanısına varıyorlar. İşte bunu fark eden Tupi yerlileri, Portekizlilere bu meyvenin kabuğunun nasıl soyulacağını ve nasıl yeneceğini öğretiyor. Bu sayede kuruyemişin lezzetiyle tanışan Portekizliler, 1560 yılında kaju tohumlarını Hindistan’a, Goa’ya götürüyor. İşte günümüzde “Kaju nerede yetişir?” diye sorduğunuzda, akla gelen ilk ülkelerden biri olan Hindistan, bu eşsiz kuruyemişe böyle kavuşuyor! 16’ncı yüzyılın ikinci yarısına gelindiğindeyse, bu kuruyemişin Güneydoğu Asya ve Afrika topraklarında da yetiştirilmeye başlandığını görüyoruz.
İSMİNİ “BÖBREK”TEN ALAN KURUYEMİŞ: KAJU!
Bu fıstık çeşidinin ağacının sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişebilmesi için bol yağışlı tropikal iklim şartlarına ihtiyacı var. Bu nedenle ülkemizde yetiştirilmesi zor olan bu kuruyemişin büyük çoğunluğu, Brezilya’nın yanı sıra Hindistan ve Vietnam topraklarında yetiştirilip dünyayla buluşuyor. Peki, uğruna şarkılar bile yazılan bu fıstık çeşidinin ismi nereden geliyor acaba diye merak ediyorsanız, onu da hemen anlatalım! İngilizcesi “cashew” olan bu kuruyemişin ismi, Portekizce “caju” kelimesinden türetiliyor. Şekli böbreğe benzediğinden, Portekizcede “böbrek ağacı” anlamına da gelen “caju” kelimesi kullanılıyor.