Kayıt Tarihi: 8 Kasım 2014 Cumartesi 00:04
Bu Kitap Ereğli Tarihi İçin Tehlikeli mi? Gürdal ÖZÇAKIR Açıklıyor...
Tarih araştırmacısı ve Yazar Gürdal ÖZÇAKIR, Ereğli'nin yerel tarihiyle ilgili kısa süre önce yayımlanan, recep ÇETİN imzalı "Orhan Gazi ve Bir Fetih" kitabındaki yanlışlara dikkat çekmek için bir açıklamada bulundu. ÖZÇAKIR açıklamasında bu kitabın Ereğli Tarihi açısından tehlikeli olacağı vurgusunun altını çiziyor.

İşte Gürdal ÖZÇAKIR'ın o açıklaması;

TARİH ÇALIŞMALARI BÜYÜK EMEK VE TİTİZLİK İSTER

Yazar Recep Çetin beyin yaptığı amatör tarihçilikte Herodot dönemi hikâyeci anlatım ile olaylar efsanelere ve masallara karışıyor. Bu anlayış 18. yüzyılda terk edildi. Kitabın esas konusu olan ve ne hikmetse kitapta çok az üstün körü geçilen Ereğli’nin fethi efsanelere ve rivayetlerle açıklamaya çalışan bir tavır var. Yani bugünkü modern anlamdaki araştırmacı tarihçiliğe uymayan birçok noktalar var.

Recep Çetin Bey kendince yine sözlü tarih yapmaya çalışıyor bunda da metodolojiyi bilemediği için birçok hatalı durumlar var.70-80 yaşlarında olan şahısların çoğunun hafızası çok kuvvetli değildir, çeşitli tekniklerle onların bazı olayları hatırlamasına yardımcı olunmalıdır. Onlara çeşitli eski resimler göstermek veyahut soruları çeşitli açılardan tekrar tekrar sormak işe yarayabilir. Fakat görüşme yaptığınız kişilerin pek çok şeyi karıştırabileceklerini, yanlış hatırlayabileceklerini de unutmamak, buna karşı uyanık olmak gerekir.Yani söyledikleri her bilgi net tarihsel bilgi değildir.Sözlü tarih konusunda en önemli kural duyduklarınıza eleştirel yaklaşmaktır. En önemli sorun bazı bilgilerin bu kişilerin kitaplardan ya da televizyondan sonradan öğrendikleri olması ve bunları size sanki kendi büyük dedelerinden dinlemiş gibi anlatabilmesidir. Bunun için anlattığın bilgileri nerden öğrendiklerini sormalısınız. Ama Recep Bey duyduğu bilgileri eleştirmeden tarihsel gerçeklerle kıyaslamadan yani ham olarak belge gibi kitaba koymuş.

BİR AİLE İÇİN SEYYİDLİK İDDİASI

Osmanlı Devleti çok titiz kayıtlar tutan bir özelliğe sahiptir. Mutlaka aileler seyyid olduklarını bilir ve şecereler (Soy ağacı) tutarlar. Recep beyin iddiasına göre aile seyyid olduğunu bilmiyordu şimdi öğrendi görüşü pek mantıklı değil. Hüccet denilen belgeleri mutlaka olmalı bunun için Osmanlı arşivlerine başvurmak lazım. Ayrıca âlim zatların mezarlarına saygı ifadesi olarak ta seyyid yazılabilir. Recep bey 13.yüzyılda Gelibolu da yaşayan ve sadece Yazıcı Salih adı dışında bir benzerliği olmayan âlim Yazıcı Salih ile Alaplılı Yazıcıoğulları arasında nasıl bağlantı kurdu bilemiyoruz. Ayrıca kitabında kullandığı Alaplılı aile ile ilgili kullandığı arşiv belgelerinde nedense isimlerde hiç bir zaman seyyidliklerine atıf yapılmamış ortada 2 mezar taşı dışında somut hiçbir şey yok. Onunda mutlaka uzmanlarca okunması lazım. İşin bir boyutu da şu Osmanlı bu seyyidlik meselesinde de çok suiistimal görmüş bugün nasıl bir sürü Uzun Mehmetçin torunu diye ortada dolaşan varsa o zamanda bir sürü seyyid çıkmış ben Yazıcıoğlu ailesini tenzih ederim çünkü bu son gelişmeye kadar onlardan böyle bir iddia yok. Zaten kendileri de bilmiyorduk diyorlar. Şecere ve soydan gelen bilgilere göre bir aile seyyid ise bunu mutlaka bilir. Adres mutlaka arşivdir hüccetleri varsa bu olay aydınlanır.

HACI BABA TÜRBESİ GÖZTEPE VE NASRULLAH EFENDİ

8 Aralık 2007 Cumartesi günü Kdz. Ereğli sayfası bloğumda yayınladığım Hacı Baba Türbesi ve Göztepe ile ilgili belediyeye de sunduğum 9 adet kaynak Recep beyin kitabında bloğumdan aynı şekilde aynı sırayla harf karakterleri bile yeniden düzenlemeden bloğum kaynak gösterilmeden kullanılmış işin ilginci bu intihal nedense aynı kitapta 2 kere tekrarlanmış sayfa 43-47 sayfa 297-301 hatta burada “GÖZTEPE’DE YATAN KOLONİZATÖR BİR DERVİŞ” adlı konu başlığım ve kullandığım görsel bile yine aynı şekilde kaynak verilmeden kullanılmıştır. Kitap içinde benim bloğumdan görseller kaynağı gösterilmeden kullanılmıştır.( Örnek143. Sayfa Tunalı Hilmi Fotoğrafı 29 Ekim 2012 de bloğumda yayınladığım ile aynıdır. Vikipedia’yı kaynak göstermiş ama oradaki görsel farklıdır. Yine kitapta sayfa 183’te yayınlanan Tahsin Aygün’ün fotoğrafı ilk defa 4 Kasım 2011 de bloğumda yayınlanmıştır bu alanda ilk ve orijinaldir.)

Bir kitapta aynı bilgi hem de 4 sayfası hiç değiştirmeden kullanıldıysa ki dünyada bence bu bir ilktir. Burada yayınevleri konusu ayrı bir sıkıntı kitapları basan Emre Yayınları acaba editörleri bastıkları kitapları incelemiyor mu? 456 sayfalık son kitapta aynı bilgi hem de 4 sayfası hiç değiştirmeden kullanılıyor. Bu hata kitabın popülerlik adına aceleyle hazırlanması içindekiler bölümü, indeks yer-şahıs adları bölümü ve kaynakça bölümü eksik olarak hazırlanmasından doğmuştur. Hadi yazarımızın acelesi var yayınevinin editörü işini nasıl es geçti bu durumda vahimdir. Sıkıntı içindekiler bölümü, indeks yer-şahıs adları bölümü ve kaynakça bölümü olmadan hazırlanmasından doğmuştur. İntihal konusu için gerekli bilgi için avukatıma ve basın etiği konusunda bilgi sahibi olan arkadaşlara danıştım. Sonuçta bir meblağ karşılığında satışa sunulmuş bir kitap var hukuki yönden bunun sorgulaması yapılacaktır.

Bakınız:

http://kdzereglifutbol.blogspot.com.tr/2007/12/gztepede-yatan-bir-kolonizatr-dervi.html

http://kdzereglifutbol.blogspot.com.tr/2011/11/kdzeregli-tarihi-arastirmalarinda-ana.html

http://kdzereglifutbol.blogspot.com.tr/search?q=tunal%C4%B1+hilmi

İLK AYASOFYA CAMİİ KDZ. EREĞLİ’DE YAPILDI İDDİASI

Bilgisayar kaynaklı wikipedia icazetli bir kitap yazarsanız bakın deneyin bilgi kirliliğiniz bir anda ulusal basına kadar sıçrar. Artık bunu temizlemek imkânsız olur. Ama Recep ÇETİN Bey sadece Ayasofya Müzesi adlı resmi siteye şöyle bir baksaydı. Ereğlideki Ayasofya ilk Ayasofya dır diyerek kitaba bu müthiş hatayı konu olarak eklemeyecekti. Bahsettiği bilginin yanlışlığını görebilecekti.

"Birinci kilise, İmparator Konstantios (337-361) tarafından 360 yılında yapılmıştır. Üstü ahşap çatı ile örtülü, uzunluğuna gelişen (bazilikal) planlı birinci yapı, İmparator Arkadios’un (395–408) karısı İmparatoriçe Eudoksia ile İstanbul Patriği İoannes Chrysostomos arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, patriğin sürgüne gönderilmesi üzerine 404 yılında çıkan halk ayaklanması sonucunda yakılıp yıkılmıştır.

İkinci Kilise, İmparator II. Theodosios (408-450) tarafından 415 yılında yeniden inşa ettirilmiştir. Bu yapının, beş nefli, ahşap çatı ile örtülü ve anıtsal bir girişe sahip bazilikal planda olduğu bilinmektedir."

Bakınız:

(http://ayasofyamuzesi.gov.tr/content/tarih%C3%A7e)

Görüldüğü üzere kitapta adı geçen II. Theodosios kiliseyi yani ilk kiliseyi (404 yılında yakılan) yeniden inşa ediyor. Keşke sanat tarihçilerine veya Ayasofya müzesi yetkilerine bu konuda bir danışsaydı. Oysa kitabının 222.sayfasına aldığı wikipedia bilgisinde de zaten II. Theodosios 2.Ayasofyayı yaptırdığı yazıyor. Buna bile dikkat etmemiş.

Ayrıca Recep Bey maalesef bir tarihe iz bıraktığının farkında bile değil yine bir ilk uygulamayı onda görüyoruz. Bir kitabın ömrü yüzyıllarla ifade edilir. Ama kendisi kitap içinde kendi savlarını linkler vererek videoyu şuradan izleyebilirsiniz diyerek desteklerken anlık yâda 5-10 senelik bir iş çıkardığını adeta itiraf ediyor. Verdiği internet linkleri acaba kaç yıl sanal ortamda kalacak?

Ayrıca bundan başka birçok daha tarihsel hatalar var. En basiti Tunalı Hilmi'nin Ereğli kaymakamlığı kısa sürelidir kitapta 142.sayfada 1910-1916 olarak 6 yıl verilmiş bence bu kitap ileride Ereğli çalışmaları yapacaklar büyük tehlike arz ediyor.

RECEP KÂHYA’NIN MEZARI MESELESİ

Şu an yönetim kurulu başkanı olduğum Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği tam olarak şimdi hatırlayamıyorum derneğin arşiv ve bültenlerine bakılırsa bulunur. Sanırım 1990 lı yıllarda kahraman deniz şehidimiz Recep Kâhyanın mezarının yeri bilinemediğinden bugün Cam Cafe diye bilinen mekânın yakınında ki alana sembolik bir mezar taşı koymuştu. Görüldüğü üzere Recep beyde bunu bile kent efsanesine çevirerek kitabının 22. sayfasında Cam Kafe’nin yerinde mezarlık mı? Vardı diyerek Recep Kâhyanın mezarını burada aramış aslında bu bölgeye yakın alanda denizin geri verdiği bahtsız deniz kazazedelerinin cesetleri kimlikleri tespit edilemediğinden Garipler Mezarlığı diye anılan yere defnedilirmiş bence Garipler Mezarlığına kahraman bir şehit defnedilmemiş olmalı. Recep Kâhya’nın mezarını birinci elden sağlam bir kaynak olmadığından maalesef şu an tespit etmemiz çok zor.

BİR ÖNCEKİ KİTABI MAKARIOS HAKKINDA

Bu yazarımız daha öncede MAKARIOS'un Kdz. Ereğli doğumlu olduğu iddiası ile bir kitap yazmış sözlü tarih çalışması ile bu kanıya vardığını söylerken bir tane dahi resmi bir belge ile savını destekleyememiştir. Oysa Makarios’un biyografisi bellidir. Doğum yeri bellidir. Sadece Kıbrıs ta doğduğu yerde kilise kayıtlarına bakması yeterlidir. Ama ne gerek var ki? Zaten kitabının tanıtımında belirtiyor topu uzmanlara attım böyle bir bilimsellik ve araştırmacılık anlayışı da çok ilginç.

“Ben üzerime düşeni yapmakla mükelleftim ve yapmaya çalıştım. Bundan sonraki iş ve işlemler, ilgili kişi ve kurumlarındır” diyerek ‘topu’ ‘uzmanlara’ attığını” belirtmektedir…”

Bakınız:

http://truvayayinlari.com/recep-cetin-Yazar-286

Sonuç olarak ben kitabı incelerken içindekiler bölümü olmadığından çok zorlandım. Ayrıca yanlış bilgileri tespit etmeye çalışırken bu sefer hangi bilgiler doğru onları bulmaya çalıştım. Kitabın anlam bütünlüğü de yok. Adı ile ilgisiz bölümler dolu mesela Kdz. Ereğli Şehit listesi, Mehmet Şevket Eygi bölümü, Ümmi Kemal Bölümü ve Kepezde yapılması gereken okul. Yerli yersiz kullanılan arşiv belgeleri bir anlam bütünlüğüne hizmet etmiyor hatta sayfalarca yazılmış tercüme edilmemiş Arapça ve Farsçanın hakim olduğu Osmanlıca bölümler okuyucuyu yoruyor. Ayrıca önsöz bölümünde : “Yapmayana yaparlar” “vurmayana vururlar” derler. Kendi tarihlerini yazmayanlara başkaları başka bir tarih kitabı yazıp eline verir. Verdiler de. Şeklinde bir giriş yaparak ne anlatmak istemiştir anlamak çok zor. Başkaları derken acaba Tahsin AYGÜN, Mübeccel KIRAY, Sabit Nihat DURAN vb. gibi Ereğli tarihine emek verenler kast ediliyorsa acaba onların bilgilerini niçin kitabında kullandı. Bu tam bir muamma…

 
Gösterim : 10654
YORUMLAR
NİHAT YASA / RECEP KAHYA
Sayın Gürdal Özçakır kardeşim "Tarih çalışmaları büyük emek ve titizlik ister" demektedir. Aynen katılırım. Bu konu ile ilgili değil ama,başka bir konuda bir şey sormak istiyorum. Kurtuluş Savaşı'nın ilk ve tek deniz şehidi olarak bilinen Recep Kahya gerçekten Rizeli midir? Rizeli ise bunu teyit eden belge,nüfus kaydı var mıdır? Kahyalığı nereden gelmektedir. Denizcilikte kahyalık var mıdır?Umarım Ereğli'de bulunan Gazi Alemdar Derneği'nde bununla ilgili yazılı belge vardır.Bunu neden soruyorum.Alemdar gemisinde şehit olan kişinin adının Recep olduğu(Kahya kısmının olmadığını)ve Rizeli de olmadığını düşünmekteyim.
1
2

EDİTÖR / KURTULUŞ AYYILDIZ / NİHAT YASA İSİMLİ OKURA YANIT
Öncelikle tarihe olan ilginiz için teşekkür ederiz... recep Kahya'nın Rizeli olduğu elimizdeki en düzgün biligidir. 1920'lerde geçen bu olay bundan yaklaşık 40 sene evvel yine Ereğlili tarihe duyarlı kişilerce araştırılmış, o zamanda daha taze bilgilere ulaşılarak bir çok kaynakta bizlere bu şekilde aktarılmıştır. Recep Kahya'nın Rize'nin Pekmezci köyünden olduğu şeklinde kayıtlara geçmiştir. Recep Kahya'nın "KAHYA" lığı nın nereden geldiği sorusunun bir kaç yanıtı olabilir. Birincisi bu bir ata lakabı olabilir.. İkincisi 1921'de Alemdar gemisine kaçırılacağı zaman gözü pek ve yiğit kişiliğinden ve iyi bir denizci olmasından dolayı Serdümen olarak özellikle alınmıştır. Bir cevap ta o sıralarda denizcilik yapmayan Recep Kahya'nın bu "KAHYA" lığı o zaman zarfında yaptığı bir işten de geliyor olması yüksek bir olasılıktır.
0
1

GÜRDAL ÖZÇAKIR / SAYIN NİHAT YASA HOCAMA
Nihat Hocam tarihe ilginizi ve Kurucaşile çalışmalarınızı yakından zevkle izliyorum.Sayın hocam Recep Kahya konusunda birinci elden kaynağımız tüm Alemdar çalışmalarında olduğu gibi Rahmetli Nurettin PEKER'dir.Öl Esir Olma adlı kitabında 15 ve 16.sayfalarda Recep Kahya başlığı ile şu bilgileri verir ;Kurtuluş Savaşımızın ilk deniz şehidi Recep Kahya 1874 yılında Rize’nin Pekmezci köyünde doğdu.Hacı Mahmut Efendinin oğludur.Birinci Dünya savaşı sırasında İngilizlere esir düşerek Hindistan’da ki esir kamplarında acı günler yaşadı. 1920 yılında esirlikten kurtularak İstanbul’a ulaştı.Ülkenin işgal edildiğini görünce hemen Kuvay-i Milliye saflarına katıldı.Bu sırada eski arkadaşlarından Çarkçı Osman Efendi ile görüştü.Alemdar Gemisinin kaçırılma hadisesi planına dahil oldu.Recep Kahya usta bir dümenci tam bir Karadeniz kurdu idi.Osman Efendinin teklifi ile geminin kaptanlığı kaçırılması sırasında ona verildi.Recep Kahya 9 Şubat1921 tarihinde Kdz.Ereğli açıklarında Fransızların C-27 Gambotu ile yapılan silahlı çatışmada gemi dümen dolabının başında şehit oldu. Recep Kahyanın ailesi 1934 yılında Soyadı kanunu ile İPEK soyadını aldılar.Eşi Ayşe İPEK hanım 1959 yılına gelindiğinde 83 yaşında idi.Evlatlarından sağ olan Ayşe ve Fatma adında iki kızı ile nüfusta Mehmet adıyla kayıtlı olup ta halk arasında Mustafa İPEK diye anılan bir oğlu vardı.Recep Kahyanın oğlu da şehit babasının görevini seçerek Denizcilik Bankasının “İSTANBUL Vapuru”nda Serdümenlik görevi yapmıştır.
0
2

MEHMET ALTAY / uzun mehmet masal diyormuş
GÜRDAL HOCANIN MESELESİ ÇÖZÜLDÜ. ADAM EREĞLİDE BİR BEN TARİH UZMANIYIM YAZARIM İDDİASINDA OLUNCA, RECEP BEY DE ÇIKIP BİR ŞEYLER YAPINCA YAZINCA RAHATSIZ OLDU.BELEDİYENİN DÜZENLEDİĞİ KONFERANSI BİLE İPTAL ETME GİRİŞİMLERİ OLDUĞUNU DUYDUK. AYRICA KESTANECİ MAHALLESİNDEKİ UZUN MEHMET TORUNLARININ DEDİĞİNE GÖRE, GÜRDAL HOCA, UZUN MEHMET YOKTUR MASALDIR UYDURMADIR DİYE YAZMIŞ. E RECEP BEY DE ÇIKIP, UZUN MEHMET VARDIR SOYU SÜLALESİ DE ŞU AN ARAMIZDADIR DEYİNCE NE BEKLİYORDUNUZ GÜRDAL HOCADAN.ALLAH RECEP HOCAMIZA KOLAYLIK VERSİN.BEN DE UZUN MEHMETİN TORUNUYUM.GÜZEL ARAŞTIRMA YAPMIŞ.TEŞEKKÜR EDERİM.
3
1
Web sitemiz 04.03.2012 tarihinden itibaren;
Toplam: 22297701, Bugün: 163 kez ziyaret edilmiştir.