Babamı ben çok severim, belki diyeceksiniz ki; herkes babasını çok sever, doğrudur, ama benimgibi babasını seven yoktur zannediyorum. Babam örnek bir babaydı, başarılı bir babaydı.
Babam çok yönlü bir zat. Küçük yaşta annesini kaybetmiş, on yedi yaşında da babasını. Babam, çok akıllı, çok becerikli, çok dürüst, çok çalışkan, çok şefkatli, merhametli, kendisinden ziyade başkalarını, etrafını düşünen, gözeten dindar bir kimseydi.
Hiçbir Okula gitmemiş amma, KUR'AN'I çok güzel okurdu, hem kendi çocuklarına, hem de Hısım akraba, konu komşu çocuklarına, pek çok çocuklara KUR'AN-I KERÎM'İ ÖĞRETTİ. Hem KUR'AN HARFLERİ, HEM DE BUGÜNKÜ HARFLERLE OKUMAYI, YAZMAYI ÇOK İYİ BİLİRDİ. Askerlikte kumandanı babamı Bölük Yazıcısı yapmış, kumandanına o kadar güven vermiş ki, Komutan, Bölüğün tüm işlerini babama havale etmiş, hatta babama senin ismin İBRAHİM KEMAL olsun demiş. Öğretmen Okulunda okuyan bir yakınımız Edebiyat dersinden İkmale kalmış, imtihan sorularını babama söylemiş, babam da soruları cevaplandırmış, o öğrenci, böyle cevaplar verseydim ikmale kalmazdım, demiş. Dayım, bizim köyümüzden ilk öğretmen olan kişidir, dayımı babam okutmuştur. O zaman köyümüzde ilk okulu bitiren bir kimse bile yoktu. Dayım, köyümüzün de ilk öğretmenidir. Beşinci sınıfı, bizim köyde ilk bitirenler ben ve arkadaşlarımdır. Babam benimle beraber, kardeşlerimin hepsini okuttu.
Bizim köyde ilk yüksek tahsili yapan ben oldum. Bizim köyümüz çok eski, bir MÜSLÜMAN KÖYÜDÜR, KÖY CAMİMİZ 1200 TARİHİNDE İNŞA EDİLMİŞTİR. KÖYÜMÜZÜN BUGÜNKÜ TARİHİNE KADAR MÜFTÜLÜK MAKAMINI ALLAHÜ TEÂLÂ BANA NASİP ETTİ.
Babam dinî vazifelerini hiç ihmal etmez, zamanında eda ederdi. Mecburî istirahatının dışında hep çalışırdı, her işi yerli-yeride yapardı, Helala-harama çok dikkat ederdi. Çalışkanlığı, dürüstlüğü neticesinde köyümüzün varlıklı ailelerinden olmuştu .Fakir-fukarayı, akrabaları hep gözetirdi.
Uzaktan akrabalarımızdan Mehmet, babamı şöyle anlatıyor . Mehmet: -Köyümüzün en fakir adamı bendim. Günlük işlerde çalışarak geçinmeye çalışırdım.- Bir gün dayım -babama dayı derdi- bana dedi ki ;
MEHMET YEĞENİM NE ZAMAN İŞ BULURSAN ÇALIŞ, İŞ BULAMADIĞIN ZAMAN BİZE GEL, HEM KARNINI DOYURURSUN, HEM DE AKŞAM YEVMİYENİ ALIRSIN. -BİZİM GELENEĞİMİZDE ÇALIŞTIRILAN KİŞİYE ÜÇ ÖĞÜN ;SABAH, ÖĞLE, AKŞAM ,YEMEK VERİLİR- MEHMET İÇİN İŞSİZ,AÇ KALMA KORKUSU KALMAMIŞTI. DAYISI ONA HEP İŞ VEREREK, MEHMED'İ GARANTİ ALTINA ALMIŞTI. YİNE MEHMET ANLATIYOR :
-DAYIMIN İŞLERİNDE BENDEN BAŞKA ÇALIŞANLARDA VARDI. DAYIMIN KAPI KOMŞUSU OSMAN EMMİ, OSMAN EMMİ OLDUKCA CANSIZ, ZAYIF,GÜÇSÜZ BİR İNSANDI, DAYIM OSMAN EMMİYİ DE İŞE GÖTÜRÜRDÜ. FAKAT, OSMAN EMMİ VERİLEN İŞİ YAPACAK DURUMDA DEĞİLDİ. BİR GÜN DAYIMA :
-DAYI, OSMAN EMMİ HEM GÜÇSÜZ, HEM HASTALIKLI, VERİLEN İŞİ YAPAMIYOR, ONU İŞE GETİRMESENİZ OLMAZ MI ? DAYIM, ÇOK İBRET ALINACAK VE BANA GÖRE, ALTIN HARFLERLE TARİHE YAZILACAK ŞU SÖZLERİ SÖYLEDİ :
-BAK YEĞENİM ! BEN OSMAN'A ÇALIŞTIRMADAN DA O PARAYI VERİRİM, İHTİYACINI DA KARŞILARIM, O ZAMAN OSMAN MİNNET ALTINDA KALIR, EZİLİR. ÜZÜLÜR, AMMA ÇALIŞTIĞI VAKİT, EMEĞİMİN KARŞILIĞINI ALIYORUM DER, MİNNET ALTINDA KALMAZ, EZİLMEZ. İYİLİK EDİLENLERİ MİNNET ALTINDA BIRAKMAK, PEK GÜNAHDIR, BİR MÜSLÜMANA ASLA YAKIŞMAZ. NE KADAR ULVÎ BİR DUYGU, ZENGİNLERİN VE İŞ VERENLERİN KULAKLARI ÇINLASIN. KUR'AN-I KERÎM BAKARA SURESİ 262. AYETİ, MÜSLÜMANLARA ŞU DERSİ VERİYOR :(O KİMSELER Kİ;ALLAH RIZASI İÇİN MAL VERİRLER, İYİLİK EDERLER, MAL VERDİKLERİNİ, İYİLİK ETTİKLERİNİ MİNNET ALTINDA BIRAKMAZLAR, ONLARA EZİYET ETMEZLER, İŞTE BÖYLE YAPANLAR İÇİN, RABLERİ KATINDA MÜKAFAT VARDIR, ONLAR İÇİN KORKU DA YOKTUR, ÜZÜNTÜ DE YOKTUR.) MİNNET ALTINDA BIRAKILARAK YAPILAN İYİLİK, SEVAP YERİNE GÜNAHA SEBEBTİR.
BABAM GÜNLERDE BİR GÜN BANA DEDİ Kİ;
-OĞLUM ! NE YAPARSAN YAP, HAKKIMI SANA HELAL EDERİM, AMMA EĞER NAMAZ KILMAZSAN SANA HAKKIMI HELAL ETMEM.
Evet,bir babaya, çocuklarının Dünya hayatını düşündüğü kadar, belki ondan kat-kat fazla AHİRET HAYATLARINI DÜŞÜNMESİ ELZEMDİR. DÜNYA-AHİRET DENGESİNİ KESBEDEN, KAZANAN İNSANLAR, İDEAL İNSANLARDIR, HEM KENDİNE, HEM AİLESİNE, HEM CEMİYETE, HEM VATANINA, HEM, HEM ...ÇOK FAYDALI KİMSELER OLURLAR. BU DENGE KAYBOLDUĞU ZAMAN İNSAN, TEK KANATLI VEYA KANATSIZ ZAVALLI BİR YARATIK HALİNİ ALIR. BİR ANA VE BABANIN EVLADINA BIRKACAĞI EN BÜYÜK SERVET VE MİRAS, ÇOCUKLARINI İSLÂM TERBİYESİNE GÖRE YETİŞTİRMEKTİR. O HALDE, NESLİMİZİ İSLÂM'IN NURUNDAN MAHRUM BIRKMAYALIM Kİ, ECDADIMIZ GİBİ, DÜNYANIN EN MEDENİ, EN İLERİ, EN ÜSTÜN, EN TERAKKİ ETMİŞ MİLLETİ VE DEVLETİ BİZ OLALIM.
ALLAH'A EMANET OLUN, HOŞCA KALIN.